Internet’e veya Intranet’te Web sitesi sahibi olmadan önce
yapılacak bir çok iş var. Bir kere siteniz Internet’te yeralacak ve World Wide
Web (WWW) yoluyla herkese açık olacaksa, bu imkanı size sağlayacak bir evsahibi
bulmanız gerekir. Siteniz, şirketinizin Yerel Alan Ağı’nda (LAN) Server görevi
yapan bir bilgisayarda duracak ve sadece LAN’a erişimi olanların hizmetine
sunulacaksa, sistem operatörü ile uzun uzun görüşmeler yapmak zorundasınız! Bir
Web sitesinin, Internet’te mi, Intranet’te mi yer aldığı sitenin tasarımcısı
açısından hemen hemen hiç bir farka sahip değildir. Yeter ki sitenize bir ev
sahibi bulun: ister Internet’te ister Intranet’te. Biri dünya, diğeri şirket
çapında, ama sonuç itibariyle her ikisinin de adı Web Sitesi! Ve her ikisi de
aynı şekilde tasarlanır ve oluşturulur.
İşte size iki altın kelime: Tasarlama ve Oluşturma.
Bilgisayarın başına oturmadan önce, babadan kalma yönteme
başvurarak, elinize kağıdı kalemi alıp, iyi bir planlama yapmak zorundasınız.
Dolayısıyla bu bölümde önce Web Sitesi nasıl planlanır sorusuna cevap
arayacağız. Bunu yapmadan site oluşturmaya kalkmak, nereye gideceğini
planlamadan otomobile binip motoru çalıştırmaya benzer.
Web Sitesi’nin Amacı
Site planlaması, bütün iletişim araçlarında olduğu
gibi, amacın belirlenmesiyle başlar. Sitenizin amacını belirlemek için şu
sorulara cevap bulmalısınız:
§ Bu
siteyi neden oluşturuyorum? Sitemi ziyaret edip, sayfalarımı görecek olanlar ne
öğrenecekler? Ne elde etmiş olacaklar?
Bu soruya vereceğiniz cevap, sitenizin birinci amacını
belirleyecektir. Sitenizi gerçekten kişisel bir kararla, yani bir ticaret
kuruluşu, bir dernek veya benzeri bir kuruluş için değil de sadece kendi
zevkiniz için yapıyorsanız, bu sorunun cevabını siz vereceksiniz. Siteniz bir
gruba, bir şirkete, bir kuruma ait olacak ise, bu sorunun cevabı muhtemelen
grubu, şirketi veya kurumu yöneten kişi veya kişiler tarafından verilecektir.
Siz sitenin sadece mimarı iseniz, bu sorunun cevabını sitenin sahibinden
mutlaka almalısınız. Bu sorunun cevabı sitenin içeriğinin ana hatlarını
belirler.
§ Hedef
kitle nedir? Bu siteyi ziyaret etmesini istediğimiz kişileri nasıl
tanımlayabilirim.
Bu sorunun cevabı sitenizin içeriğinin özelliklerini ve
sunuluş tarzını, başka bir deyişle uslubuna belirler. Yine, siteniz tamamen
kişisel ise, sorunun cevabını siz vereceksiniz; site grupsal, örgütsel veya
kurumsal ise, yetkililerden alacaksınız. Bir müzik sitesi, gençlere yönelik
olabilir; herkese yöneli olabilir; türkü sevenlere yönelik olabilir; pop müzik
sevenlere yönelik olabilir. Hedef olarak seçtiğiniz kitle, içerik olarak
sunacağınız müziğin türünü de belirler; hedef kitleyi çekecek unsurlara yer
vermeniz mümkün olur. Bu kitlenin zevkleri, ihtiyaçları nelerdir? Bunlara
sitenizde nasıl hitabedebilirsiniz?
§ Sitenizde
ne tür bilgiler bulunacak? Ne tür bilgiler bulunmayacak?
Özellikle kurumsal nitelikteki sitelerde, yer alacak
bilgiler kadar yer almayacak bilgilerin de belirlenmesi şarttır. Sitenizde yer
alacak bilgilerin türü belirlendikten sonra, bu bilgilerin derlenmesi
sorunu vardır. Yine, kurumsal nitelikteki sitelerde yer alacak bilgilerin
birara getirilmesi ve tasarımcı olarak size toplu halde verilmesi gerekir.
İster siz derleyin, isterse başka bir birim versin, tasarımcı olarak elinize
gelen bilgilerin doğruluğunu tayin etmeniz gerekir. Siteniz tamamen size ait
ise, yervereceğiniz bilgileri en az iki kaynaktan kontrol edin. Buna
gazetecilikte iki kaynak kuralı denir. Bir örgüt veya kurumun sitesine
girecek bilgilerin doğruluğunu tayin eden ayrı bir birim bulunabilir.
§ Ziyaretçilerden
ne tür bilgiler isteyeceksiniz ve bu bilgiler ne olacak?
Web, iki yönlü bir trafik gibidir; bir Web sitesi hem bilgi
verir, hem de bilgi alır. Alınacak bilgiler bir form yoluyla derlenebileceği
gibi, ziyaretçinin bilgisayarına Çerez (Cookie) göndermek ve bu kişinin
sitenizi yeniden ziyareti halinde Çerez’deki bilgileri almak suretiyle de
olabilir. Form veya Çerez yoluna başvurmasanız bile, bir ziyaretçinin sitenize
bağlanması halinde, Web sitenize ev sahipliği yapan Web Server, isterseniz size
bu ziyaretçi hakkında bir çok bilgiler sunabilir. Ziyaretçileriniz hakkında
neleri bilmek istiyorsunuz? Bu bilgileri nasıl işlemek, ya da bu bilgilerden
nasıl yararlanmak istiyorsunuz? Bu soruların cevabı, sitenizin oluşumunda ve
gelişmesinde önemli rol oynayabilir.
§ Sitenize
ne kadar kaynak ayırabilirsiniz?
Bir site ne kadar büyükse, o kadar çok zaman ve hatta para
harcamak gerekir. Sayfalarınızın durduğu ve Internet’e açıldığı Web Server’daki
alan için para ödüyor olabilirsiniz; ödemiyor olabilirsiniz. Ücretsiz ev
sahipliği yapan firmalar genellikle sınırlı bir alan sağlarlar ve sınırlı
ziyaretçiye izin verirler. Ücret alan ev sahipleri ise bu ücreti alanın,
sundukları hizmetin ve ziyaretçilerin sayısıyla belirlerler. Siteniz, ücretsiz
bir Server’da bile bulunsa, içeriğin hazırlanması için gerekli programları
(grafik veya multimedya işleme programları) satın almanız gerekir. İçerik
olarak kullanacağınız malzemenin tümü yayın hakları bakımından ücretsiz edinilebilecek
unsurlar olsa bile, aralarında yazılı izin gerektirenler olabilir. Bu yazıların
yazılması, gönderilmesi ve takibi zaman ve dikkat ister. Şarkı sözlerinin şiir
gibi yayınlanması bile “önceden yazılı izin alınmasına” tabi olabilir. Bu
bakımdan sitenizin içerik bakımından genişliğini, içerik derleme ve bazılarının
kamuoyuna sunulması için gerekli izinlerin alınması işine ne kadar zaman,
enerji ve para ayıracağınız tayin edecektir. Siteniz kişisel değil de, bir
şirkete veya kuruma ait ise içeriğin yayınında şirket veya kurum açısından
sakınca olmadığını belirlemek için malî danışman, hukukçu ve diğer uzmanların
onayı gerekebilir.
Şimdi bu soruları burada birlikte yapacağımız site açısından
cevaplayalım:
Amatör fotoğrafçılık konusunda bir site yapacağız ve
sitemizin amacı, fotoğrafçılık konusundaki merakımızı diğer amatör
fotoğrafçılarla paylaşmak, bildiklerimizi onlara aktarmak ve ziyaretçilerimize
fotoğrafçılık sevgisi aşılamak olacak. Hedef ziyaretçi kitlemiz, konuya ilgi
gösteren yaşlı-genç herkes olacak. Ziyaretçilere herşeyden önce kendi
fotoğraflarımızdan örnekler sunacağız. Ziyaretçilerimiz, sitemizde
fotoğrafçılık konusunda genel ve uzmanlık konusu bilgiler bulacaklar; onlara
İstanbul merkez olmak üzere, bütün yurttan fotoğraf sergileri, yarışmalar,
uyarılar, açıklamalar konusunda bilgi sunacağız. Ayrıca sitemizde, resmî-özel,
fotoğrafçılıkla ilgili diğer sitelere bağlantılar bulunacak; edinebilirsek,
fotoğrafçılık eğitimi konusunda hizmet veren kişi, dernek ve kuruluşların
listelerini de vermek istiyoruz. Bununla birlikte sitemizin amacı kendi
fotoğraflarımızı pazarlamak olmayacak ve başka firmalara ilişkin ticarî
bilgiler bulunmayacak. Yeni ürünler hakkında bilgi verirken, satın alınabilecek
yerleri ve edinebilmişsek fiyatlarını ziyaretçilerimize duyurabiliriz. Ama
sitemizde kimsenin reklamını yapmak istemiyoruz! Sitemizi ilerde paralı bir
Server’a aktarabilir ve genişletebilirsek, belki bazı toptancı ve
perakendecilerle anlaşarak, reklam alabiliriz. Sitemize ek olarak bir de ayda
bir elektronik posta yoluyla bir bülten yayınlamayı düşünüyoruz. Bu bültenin
amacı bizim gibi amatör fotoğrafçılara aylık olayların bir takvimini sunmak ve
bu arada sitemizin varlığını bir kere daha duyurmak olacak. Bu bülteni
gönderebileceğimiz kişilerin bir listesini oluşturmak için sitemize bir form
koyarak, ziyaretçilerimizden isim ve elektronik posta adreslerini isteyeceğiz.
Formda, ziyaretçilerimizin sitemiz hakkındaki görüşlerini ve önerilerini
yazabilecekleri bir kutu bulunursa, buradan elde edeceğimiz bilgilerle
sitemizin içeriğinde düzeltmeler yapabiliriz. Yani anlayacağınız, şimdilik bu
siteye verebileceğimiz tek şey, zaman! O da çok değil.
Sitenin Türünü Doğru Belirleyin
Intenet’i dolaşmayı adet edinmiş iseniz, ziyaret ettiğiniz
yerlerin ana çizgilerle ikiye ayrıldığını görmüş olmalısınız: kişisel ve
kurumsal. Kişisel siteler, adının da belirttiği gibi kişilerin kendi
zevklerine, kendi ilgi alanlarına göre oluşturdukları, sonuç itibariyle resmî
hiç bir niteliği olmayan, dolayısıyla içindeki bilgilerin seçimi, derlenmesi
veya sunuluşunda sorumluluk taşımayan sitelerdir. Fakat siz de bilirsiniz ki,
öyle kişisel siteler vardır ki, bir çok kurumsal siteye değişmezsiniz. Gerek
tasarımı, gerekse içerdiği bilgilerin doğruluğu bakımından bu sitelerin
garantisi, sahibinin adıdır. Bu kişiyi tanıyor ve güveniyorsanız, sitesindeki
bilgilere de güvenirsiniz. İkinci grupta ise daha çok profesyonel nitelikte,
örgütsel veya kurumsal siteler bulunur. Bu tür sitelerdeki bilgilerin seçimi,
sunuluşu ve doğruluğu, site sahibi kurum veya kuruluşun sorumluluğundadır.
Sitelerin kişisel veya profesyonel oluşu, tasarımını da
etkiler. Ziyaretçiler, profesyonel bir sitede, konunun uzmanı kişilerle ilgili
haberler, bu kişilerin görüşleri, tavsiyeleri, ve benzeri bilgiler bulmak
isterler. Kurum veya kuruluşların siteleri, hukukî açıdan da sorumluluğa sahip
olabilir. Bu tür sitelerde verilen bilgilerin, yapılan duyuruların,
ziyaretçilerin (genel anlamda kamuoyunun) hayatı üzerinde etkileri olabilir.
Bizim fotoğrafçılık sanatı ve tekniği ile ilişkimiz, amatör
bir ilişkiden öteye gitmediğine göre, yapacağımız sitenin bu konuda faaliyet
gösteren bir derneğin sitesinden farklı olacağı açıktır. Böyle bir derneğin
sitesinde, bu konunun uzmanı, mesleği bu alana giren kişiler bilgi verir, soru
cevaplar, tartışma yaparken, bizim sitemizde böyle uzmanlık konuları ve
sayfaları bulunamaz. Vereceğimiz bilgilerin ve aktaracağımız duyuruların
yetkili kaynağı olmadığımızı belirtmemiz yerinde olur. Bu hem bizi
sorumluluktan kurtarır; hem de ziyaretçilerimiz üzerinde yanlış bir etki
yapmamış (açıkça söylemek gerekirse, yalan söylememiş) oluruz.
O halde, planlama işinin ikinci bölümü olan sitenin
niteliğini belirleme kararını verirken, sitemizin kişisel olacağını ifade
ediyoruz.
Eş-dost sınırını aşacak mısınız?
Ulaşmak istediğimiz kitleyi iyi belirlemek zorundayız.
Kişisel bir site, site sahibinin ilgilendiği konularda bilgisini,
deneyimlerinden elde ettiği sonuçları, görüşlerini, hayatını “eş-dost” ile
paylaşmasına yöneliktir. Gerçi bir site, Internet’te dünyaya açıldığı zaman, bu
siteye erişebilecek kişileri belirlemek (siteye girmeyi parola ile
sınırlamazsanız) mümkün değildir, ama bu tür sitelerin erişmek istediği kişiler
sınırlıdır. Böyle bir siteye hergün yüzlerce yabancının bağlanıp, çocuğumuzun
yaşgünü fotoğraflarını seyretmesini de beklemeyiz. Kişisel sitemizin varlığını
duyurmak için göstereceğimiz çaba da sınırlı olur.
Buna karşılık profesyonel bir site, bir grubun, örgütün,
firmanın ve kamu kurumunun bilgi paylaşma aracıdır; dolayısıyla sitenin hedefi,
grubun, örgütün, firmanın veya kamu kurumunun faaliyet alanına giren
kişilerdir. Hedef kitlenin doğru belirlenmesi demek, bu kitleye giren kişilerin
beğenileri, tercihleri, Internet’te bulmak istedikleri gibi sorulara doğruya
yakın cevaplar vermek demektir. Hedef olarak seçtiğimiz kitlenin bizim
sitemizden beklediklerini doğru belirleyemezsek, büyük bir ihtimalle bu
kişilere ulaşmamız veya bu kişilerin sitemizi sık sık ziyaret etmeleri mümkün
olmayacaktır. Oysa profesyonel veya kurumsal bir sitenin başlıca amaçlarından
biri de ziyaretçi listesinin sürekli genişlemesini sağlamaktır.
Eş-dost çevresini aşmak istiyorsak, kime ulaşmak
istediğimizi ve bu kişilerin sitemizden ne beklediğini düşünmek ve tartışmak
zorundayız. Aslında bu o kadar da zor değil. Herşeyden önce, Internet’te bizim
sitemize benzer bir çok site bulabiliriz; onların sitelerini inceleyerek, neler
yaptıklarını ve neyi, nasıl sunduklarını görebiliriz.
Sitenin İskeleti
Site planlama işinin kağıt üzerindeki birinci ve ikinci
bölümü bitince sıra, yine kağıt üzerinde sitenin iskeleti dediğimiz, sayfalar
ve bunların hangisinin hangisine bağlanacağını belirlemeye gelir. Birinci ve
ikinci bölümdeki belirlemelerimiz, örneğin sitemizin ne kadar geniş, bilgilerin
ne kadar kapsamlı olacağına ilişkin kararımız, bu noktada kağıda dökülecektir.
Internet sitelerini incelediğimiz zaman, genellikle tümünün
Home Page, Endeks Sayfası, Splash Screen, Varsayılan Sayfa gibi adlarla anılan
bir ana sayfası olduğunu görüyoruz. Bu, sitemizin vitrinidir. Ziyaretçilerimiz
bu vitrine bakarak, beğendikleri bir şey görürlerse, bu sayfadaki bir
bağlantıyı tıklayarak, içeri girerler.
Biz, ana sayfamıza gelen her ziyaretçinin, sitemizi geziş
senaryosunu belirlemek zorundayız. “Şunu yapan sonra şunu yapsın. Bunu yapan
daha sonra buraya gitsin!” şeklinde düşünerek, ziyaretçilerin atması muhtemel
her adımı düşünerek, sayfalarımıza gereken bağlantıları koyarız.
Sitemizin çatısını, herşeyden önce, içerik belirler. Bir
bilgisayar firmasının sitesinde, donanım ve yazılımlara ayrılan iki ana bölüm
olabilir. Bir turizm şirketinin sitesinde, gezi planları, yer ayırtma formları,
tur düzenlenen beldelerin tanıtımına ilişkin sayfalar bulunabilir. Bizim
kişisel amatör fotoğrafçılık sitemizde şuna benzer bir akış planı
izleyebiliriz:
<Akis plani01.tif>
Bu planda, ziyaretçilerimizin karşısına çıkacak ana
sayfayı, dört sayfa halinde iki bölümün izlemesi öngörülüyor: bizim
sağlayacağımız içerik (kendi fotoğraflarımızdan örnekler, fotoğraf teçhizatımız
hakkında bilgiler), işimize yarayan ve başkalarıyla paylaşmakta yarar
gördüğümüz bağlantılar (sergiler, yarışmalar ve ziyaretçilerimizin görmesini
istediğimiz başka sitelerin adreslerini içeren bölüm) ve ziyaretçilerle
ilişkiler sayfası (ziyaretçilerin sitemiz hakkında görüşlerini belirtmelerini
ve elektronik mektup adreslerini bırakmalarını sağlayacağımız bir ziyaretçi
defteri ve ziyaretçiler arasında karşılıklı haberleşmeye imkan veren bir Bülten
Tahtası sayfası).
Bu aşamada sitede yer alacak her bir sayfanın içeriğini
belirlememize gerek yok. Örneğin, Fotoğraf Örnekleri “sayfası” gerçekten kaç
sayfa olacak, bilmiyoruz. Belki fotoğraf örneklerimizi, coğrafî bölgelere göre
sayfalara bölsek daha iyi! Fotoğrafları konusuna göre (insan, doğa) veya türüne
göre de (siyah/beyaz, renkli) bölümlere ayırabiliriz. Fakat buna karar vermek
için henüz erken. Daha sitemize koyacağımız fotoğraf örneklerini bile seçmedik!
Sitede yer alacak yazılar ortada yok.. Ne gibi yerlere bağlantılar vereceğimizi
bilmiyoruz. Herşeyin bir sırası var!
Site Planını FrontPage’e Geçirmeden Önce
Microsoft FrontPage 98, iki ana programdan oluşur: FrontPage
Editör (FrontPage Editor) ve FrontPage Gezgini (FrontPage Explorer). Editör,
tek tek sayfalarınızı yapmakta kullanacağınız programdır; Explorer ise daha
sonra Internet’e aktarılacak olan siteyi kendi sabit diskinizde oluşturmanızı
sağlar.
FrontPage kurulurken, sabit diskinizde bir Kişisel Web
Server (Personal Web Server) oluşturmuş olmalı. Sabit diskinizde Kişisel Web
Server oluşturmak için aslında FrontPage gerekmiyor; isterseniz Windows 98 veya
NT Workstation da sizin için bir kişisel Web Server kurabilir. FrontPage,
isterseniz, bu Server’ı da kullanabilir.
“Kullanmak” ne demek? Biliyorsunuz, Web’de iki tür
bilgisayar bulunur: Web ziyaretçilerinin bilgisayarları, ki buna teknik adıyla
Client (müşteri, istemci) denir; ve ziyaretçilere Web sayfalarını sunan
bilgisayarlar, ki bunlar da teknik adlarıyla Web Server diye anılırlar.
FrontPage, Internet’e Server olarak açılmayacak da olsa, sizin sabit diskinizde
bir kişisel Server kurarak, sayfalarınızı ve sayfalarınız arasındaki
bağlantılarını, sanki Web’de imiş gibi, oluşturmanıza ve denetlemenize
imkan sağlıyor. Bir siteyi bilgisayarınıza Kişisel Web Server kurmadan da
oluşturabilirsiniz. FrontPage’in sadece Editör bölümünü kullanarak,
sayfalarınızı yapar, içlerine metinlerinizi, grafiklerinizi, multimedya
unsurlarınızı ve bağlantılarınızı koyarsınız. Bunları sabit disk üzerinde
sınayabilirsiniz.
FrontPage’in Kişisel Web Server’ının, ilerde göreceğiz,
sağlayacağı bir kolaylık, kendi sabit diskinizde, kendi kişisel Web
Server’ınızda oluşturduğunuz siteyi, gerçek Web’e (sitenize evsahipliği yapacak
firmanın Server’ına) aktarırken ortaya çıkar. Özellikle evsahibi firmanın
gerçek Web Server programı FrontPage uyumlu ise, sabit diskinizdeki “site”
gerçek Internet’e FrontPage tarafından aktarılır ve sitenizin güncelleştirme ve
diğer işlerini FrontPage’i kullanarak yapabilirsiniz. Kendinize bir evsahibi
seçerken buna dikkat etmiş ve evsahibiniz olacak firması sizin gibi
müşterilerinin sitelerine FrontPage kolaylıkları sağlayan firmalardan arasından
seçmiş olmalısınız!
Bununla birlikte evsahibi firmanın Web Server’ı FrontPage
uyumlu değilse, yine de FrontPage Editör ile yapacağınız sayfaları, evsahibi
firmanın arzu ettiği bir yöntemle (mesela CuteFTP veya benzeri bir dosya
aktarma programı kullanarak) firmanın Server’ına gönderebilirsiniz.
Biz burada FrontPage’e sabit diskimizde bir Kişisel Web
Server kurdurarak, sitemizi bu Server içinde oluşturacağız. FrontPage’i
açtığınızda size mevcut bir siteyi mi açmak istediğinizi, yoksa yeni bir site
mi oluşturmak istediğinizi soracaktır. Şimdi, FrontPage’i ilk kez
çalıştırırken, yeni bir site oluşturmak istediğimizi belirtmemiz gerekir.
<FP0001.tif>
FrontPage, ilk kuruluşu sırasında varsayılan siteyi
oluştururken veya daha sonra yeni bir Kişisel Web oluşturduğunuz zaman, sizden
bir kullanıcı adı ve parolası isteyecektir. FrontPage, bu konuda son derece
ciddîdir: ilk verdiğiniz isim ve parolayı vermedikçe, kendi bilgisayarınızda
kendi oluşturduğunuz siteyi açamazsınız! (FrontPage, sizin siz olduğunu başka
nasıl bilebilir!)
FrontPage’in kurulurken Varsayılan Web olarak kendiliğinden
oluşturduğu site, bir ana sayfa ile üç bağlı sayfadan oluşur. FrontPage, site
kurmayı kolaylaştırmak amacıyla, bilgisayarınıza, bir sitenin bütün sayfaları
arasında görsel birlik sağlamak amacıyla “tema” adını verdiği bir dizi grafik
dosyası ve stil oluşturur. Kullanıcı, sitesine bir “tema” seçtiği zaman, bütün
sayfalarına bu temanın gerektirdiği görsel tarz veya tasarım ögeleri otomatik
olarak uygulanır. Bunlara da sonra ayrıntılı olarak döneceğiz.
Bizim tasarlayacağımız sitenin planı, FrontPage’in
varsayılan sitesine pek uymadığına göre, ilk diyalog kutusunda yeni Web
oluşturulmasını istemeliydik; varsayılan Kişisel Web açık iken, File (Dosya)
menüsünden New (Yeni) maddesini, onun açacağı listeden de FrontPage Web
maddesini seçebiliriz.
Fakat bunu yapmadan önce, FrontPage Explorer’ın bölümlerini
tanıyalım ve adlandıralım. Böylece ilerde birbirimizin ne dediğini daha iyi
anlarız.
<FP0002.tif>
FrontPage Explorer, size sitenizi (ya da FrontPage’in terimi
ile Kişisel Web’inizi) çeşitli farklı biçimlerde görme imkanı veriyor. Bunu
Görünüm Seçme (View) çubuğunda arzu ettiğiniz görünüm türünü tıklayarak
yapabilirsiniz. Burada Navigation (Keşif) görünümün seçilmiş olduğunu
görüyorsunuz. Bu görünümde sitenin tümünü kuşbakışı görebilir; hangi sayfanın
hangi sayfaya bağlantılı olduğunu (veya olmadığını) anlayabilirsiniz. FrontPage
ilk açıldığında Folders (Klasör) görünümü seçer: sitenizdeki bütün klasörleri
ve dosyaları burada Windows Gezgisi’nde olduğu gibi görebilirsiniz. All Files
(Bütün Dosyalar) görünümünde ise seçili klasörün içindeki dosyaları
görebilirsiniz. Hyperlinks (Bağlantılar) görünümünde, ana sayfanızdan aşağıya
doğru bütün sayfalarınız ve sayfalardaki grafikler ve multimedia unsurları
arasında kurduğunuz bağlantılar görüntülenir. Bu görünümü kullanarak daha sonra
sitemizdeki bağlantıları kontrol edeceğiz ve kopuk bağlantıları arayacağız.
Hyperlink Status (Bağlantıların Durumu) görünümünde ise sayfalarımıza
koyduğumuz bütün bağlantıları toplu olarak görebilir ve hangisinin kopuk,
hangisinin geçerli olduğunu inceleyebiliriz. Themes (Temalar) görünümünde ise
FrontPage bize kurulurken sabit diskimizde oluşturduğu 54 ayrı “Site Teması”nı
gösterecektir. Sitemize FrontPage’in hazır temalarından birini seçebiliriz;
veya herşeye sıfırdan başlayıp, sayfalarımızın kişiliğini kendimiz
belirleyebiliriz. “Site kişiliği” konusuna ikinci bölümde ayrıntılı
değineceğiz. Tasks (Görevler) görünümü ise, özellikle bir ekip tarafından
işbölümü ile geliştirilen sitelerde, yapılması gereken, yarım bırakılan işlerin
bir listesini içerir. Grup halinde inşa edilen sitelerde, bu görünümden
yararlanarak, kişiler veya ekipler nelerin tamamlanmasını istediklerini,
nelerin tamamlandığını birbirlerine bildirebilirler ve işbirliğinin gelişmesini
buradan takip edebilirler. Bu görünümden yararlanarak, kendi kendinize
hatırlatma notları da oluşturabilirsiniz.
Kağıt üzerinde yaptığımız site iskeletini FrontPage’e
geçirmeden önce bir soru soralım: “Site” veya “Web” dediğimiz ve örneğin
Folders görünümünde gördüğümüz klasörler ve dosyalar sabit diskimizde nerede
duruyor? Klasörlerin bulunduğu yer olarak FrontPage, Windows sisteminin kuruluş
tarzına bağlı olarak, “http://........” şeklinde bir “adres” gösterecektir. Ben
FrontPage’i, adı Server olan bir bilgisayara kurduğum için, (Bilgisayarınıza
özellikle bir ağ ortamında ise isim vermek zorundasınız!) FrontPage, benim
kişisel Web’imi Server adlı bir Server’da duruyormuş gibi
göstermektedir: “http://server”. Bir Kişisel Web’in Web server ile ilişkisine,
sitemizi gerçek Internet’e açmak üzere evsahibinin bilgisayarına aktarırken
döneceğiz. Şimdilik sadece FrontPage’nin “http://server” diye adlandırdığı
yerin sabit diskte, “FrontPage Webs” adlı bir klasörde “Contents” (İçerik) adlı
bir alt-dizin olduğunu belirtelim:
<FP0003.tif>
FrontPage’in yanı sıra, örneğin Windows 98’e Kişisel Web
Server, Web Tabanlı Kuruluş Yönetimi ve Web Yayım Sihirbazı bileşenlerini
kurdurdu iseniz, sabit diskinizde “InetPub” adlı bir klasör ve içinde
“wwwwroot” adlı bir alt-klasör bulunur.
<FP0004.tif>
Microsoft Kişisel Web Server’a aslında hiç ihtiyacınız yok.
FrontPage’nin kendi Web’i, Microsoft Kişisel Web Server kadar kabiliyetli
olmasa da sitemizi oluşturmak ve gerçek Web7e aktarmak için yeterli. Ama bu
kitapçığı iyice hatmedip, Webcilik mesleğinde daha ileri aşamalara doğru
harekete geçtiğinizde, örneğin ASP diye teknik tanışır ve bunu kendi Windows 98
sisteminizde nasıl uygulayabileceğiniz sorusunu kendi kendinize sormaya
başlarsanız, cevabının Microsoft Kişisel Web Server programında yattığını ve
Windows 98 CD’siyle ücretsiz edindiğiniz bu programın, eğitim amacıyla, 7 bin-8
bin Dolarlık Web Server programları ile boy ölçüşebilecek imkanları size
sunduğunu hatırlayın. Microsoft Kişisel Web Server programını kurmak için, Windows 98 CD'nizi sürücüye yerleştirin; Başlat'ı
ve Çalıştır'ı tıklayın. Çalıştır iletişim kutusunda x:\add-ons\pws\kur.exe
yazın. x yerine CD sürücünüzün harfini yazın ve Tamam'ı tıklayın. Personal Web
Server Kur'daki ayarları değiştirmenize gerek yok. Sabit diskinizde tam
teşekküllü bir Web Server oluşacaktır.
<FP0005.tif>
FrontPage Web ile
(c:\FrontPage Webs\Contents) Microsoft Kişisel Web Server Web’ini
karıştırmamanız gerekir. FrontPage’i Microsoft Kişisel Web Server ile birlikte
kullanmanız da mümkündür. Bu durumda Microsoft Kişisel Web Server’a, FrontPage
Extensions eklemelerini yüklemeniz gerekir.
Biz bu kitapçıkta sayfalarımızı Microsoft Kişisel Web
Server’ın Web’inde değil, FrontPage’in Web’inde oluşturacağız. Öylese,
başlayalım şimdi bu sayfaları oluşturmaya: kağıt üzerinde tasarladığımız Web’i
FrontPage aktaralım ve içini doldurmaya başlayalım.
İlk işimiz tabiî, FrontPage’in bizim için oluşturduğu
Personal Web adlı site yerine kendi sitemizi açmak olacak. File menüsünden
“Close FrontPage Web” (FrontPage Web’i Kapat) maddesini seçerseniz, FrontPage,
yeni Web oluşturma ekranını açacaktır. Aynı işi, File menüsünden, New/FrontPage
Web maddesini seçerek de yapabilirsiniz:
<FP0006.tif>
Yeni Web diyalog kutusunda kocaman 1 ve 2 rakamlarıyla
işaretlenmiş iki bölüm göreceksiniz. Birinci bölümde, radyo düğmesi şekline
sıralanan tercihleriniz şunlar:
1. Tek sayfalık bir Web oluşturabileceğiniz One Page Web;
2. FrontPage Editör (veya başka bir program) ile Site
kapsamı dışında bağımsız (fakat bağlantılı) sayfalar haline oluşturduğunuz bir
siteyi FrontPage Web’i olarak ithal edebileceğiniz Import an Existing Web;
3. FrontPage’in Sihirbaz veya Şablon yoluyla yardım edeceği
tamamen yeni bir Web oluşturmanızı sağlayacağı From Wizard or Template
seçeneği. Bu maddeyi seçerseniz, hemen altındaki kutuda bulanan Sihirbaz veya
Şablonlardan birini seçebilirsiniz. (Corporate Presence/Kurumsal Varlık ve
Discussion Web/Tartışma Web’i sihirbazları, yeni diyalog kutuları açacak ve
sitenizin temelini hazırlamak için ek bilgiler isteyecektir. Customer Support
Web/Müşteri İlişkileri Web’i, Personal Web/Kişisel Web ve Project Web/Proje
Web’i, FrontPage’i tasarlayan uzmanların bu konulara uygun görükleri temalara
dayanan site şablonlarına göre, gerekli tekmel sayfaları ve bağlantıları olan
sayfalar oluşturacaktır.
Bir başka site oluşturma programını değil de FrontPage’i
kullanmamazın sebeplerinden biri ile bu noktada karşı karşıya bulunuyoruz:
Hazır Web sitesi. FrontPage bize sihirbazlar marifetiyle oluşturabileceğimiz
iki tür Web sitesinin yanı sıra, 56 ayrı tema uygulanabilecek, beş temel site
türü sunuyor:
Kurumsal Varlık Sitesi: FrontPage, bir kurumun ınternet
sitesinde bulunması gereken Yenilikler, Mamüller ve Hizmetler gibi sayfalar,
arama motoru, bilgi veya görüş bildirme formu, ve sitenin içindekileri belirten
haritasını içeren sayfalardan hangisini istediğinizi, ana sayfada firmanızın
görev anlayışı, profili, temas bilgileri gibi bilgilerin bulunup
bulunmayacağını, sitenizde basın açıklamalarınıza, makale ve değerlendirme
yazılarına yer verip vermeyeceğinizi, kaç mal ve kaç hizmet tanıtacağınıza,
bunların fotoğraflarını verip vermeyeceğinize, formlarınızdan ele edeceğiniz
bilgileri ne yapacağınıza, nasıl işleyeceğinize kadar sorarak, ve bize 56 tema
arasından birini seçtirerek ortaya en az 13 sayfalık (en çok kaç sayfa olacağı
kaç mamül ve hizmet tanıtmak istediğinize bağlı) bir site ve bu sayfaların
yapıması için gerekli işbölümünün adımlarını gösteren bir görev listesi çıkartıyor.
Bu sihirbaz kadar etkili Webmaster ve İdare Müdürü zor bulunur!
Tartışma Sitesi: Sihirbaz’ın sorduğu sorulara vereceğiniz
cevaplarla, herkesin görüşünü ileteceği bir Sunuş formu, sitede lyer alan
tartışma konuları ve her bir tartışma bağının içinde yer alan mesajların
listesini veren İçindekiler sayfası, Cevap Bağları (Treads), Doğrulama Sayfası
oluşturuyor; bu sayfaları, sizden alacağı cevaplara göre tartışma konularına
göre bölümlüyor, tartışmaya kimlerin katılabileceği (varsayılan herkesin katılması),
cevapların yeniden eskiye doğru veya eskiden yeniye doğru dizilmesi
tercihlerinize göre sayfaların izinlerini tayin ediyor, biçimlendirmelerini
yapıyor; tartışmaya katılmak istemeyen fakat başkalarının tartışmalarınnda
arama yapmak isteyenler için bir arama sayfası oluşturuyor; yine 56 temadan
birini seçmenizi sağlıyor. Sayfalarınız çerçeveli mi olacak? Çerçevelerde neler
bulunacak? (Çerçeveli sayfa isterseniz, Browser’ı çerçeve teknolojisine uyumlu
olmayanlar için bütün sayfalarınızın bir çerçevesiz türünü isteyin
istemediğiniz de bu arada soruluyor.) Ortaya, İngilizce yazılmış bir sunuş ve
davet yazısı, altında isteyenin tartışmaya katılma formunu seçeceği, isteyenin
bütün sitenizde arama yapabileceği forma gitmesini sağlayan bağlantılar
bulunan, (bu, sitenize ev sahipliği yapacak Web Server’da FrontPage Extensions
ve Index Server varsa, işleyebilir) bir ana sayfa çıkıyor. Arama sonuçlarını
ziyaretçinize ulaştıracak sayfa bile hazır! Tartışma uzadıkça, içindekiler
listesi otomatik güncelleştiriliyor.
Müşteri İlişkileri Sitesi: Bu site bir şirketin
müşterilerine yeni mal ve hizmetleri ile ilgili bilgiler sunması ve
müşterilerinin taleplerini ve şikayetlerini iletmesi için gerekli temel
sayfaları ve bağlantıları veriyor. Modern bir firmanın, müşterileri ile batılı
anlamda ilişki kurması için gerekli bütün sayfalar ve bağlantılar düşünülerek
hazırlanmış bu sayfalarda bütün yapacağınız neredeyse sadece kendi firmanızın
adını, adresini, telefon ve faks numaralarını vermekten ibaret.
Kişisel Site: Internet’te sık gördüğünüz site sahibinin
tamamen kendisiyle ilgili bilgiler sunduğu bir site. Ana sayfaya ek olarak site
sahibinin ilgi konuları ve özel fotoğrafları ile ilgili iki sayfadan oluşuyor.
Boş Web: Adından da anlaşılacağı üzere, size içi boş bir
site oluşturuyor. “İçi boş site” nasıl oluşturulur diye merak ediyorsanız;
hemen belirtelim, içi boş bile olsa bir Web sitesinin içlerinde 20’ye yakın
dosya bulunan (6’sı gizli) 13 klasörü ve gerçek Web Server programına kurulmuş
FrontPage Extensions programlarının ilerde kullanmak isteyebilecekleri bilgi
dosyaları vardır. İçi boş bir sitede, ana sayfa ile ana sayfanın bağlantı
vereceği grafik ve multimedya dosyaları ve diğer sayfalar yoktur; ama bu
unsurlar eklendiği anda çalışabilecek ve gerçek Web’e gönderilebilecek tam
teşekküllü bir Web vardır.
Proje Sitesi: Firmaların kendi yerel alan ağlarında (LAN)
kendi özel Internet’lerini (Intranet) oluşturmalarının giderek yayıldığı
günümüzde, firma için projelerin gelişimine ilişkin işbirliği neden Web yoluyla
yapılmasın? Bu site, bir firmaya veya örgüte, personelin veya mensuplarının
süregiden projelerine ilişkin işbirliğini Internet’te veya Intranet’te
yapmalarını sağlayan sayfaları hazırlıyor.
Microsoft, FrontPage’in kayıtlı kullanıcıları için sık sık
yeni şablon ve temalar sunuyor. Bunların arasında öğrencilerin okulları için
ortaklaşa hazırlayacakları bir Web sitesini, özellikle sivil toplum örgütleri
düşünülerek hazırlanmış Grup Sitesi’ni, düğün, mezuniyet veya benzeri bir
kişisel olayı konu alan Kişisel Olay Sitesi’ni, ve belirli bir proje
çerçevesinde çalışan veya bir grubun üyesi olan ekibin kendilerini ve
projelerini tanıtmak için kullanabilecekleri Takım Sitesi’ni sayabiliriz.
FrontPage, bu kutuda yapacağınız tercihlere göre sitenizin
temelini oluşturacak klasörleri ve dosyaları oluşturacak, size sadece
sayfaların içeriğini değiştirmek kalacaktır. Değiştirmek diyorum, çünkü
FrontPage, ana sayfanızı ve temel bir kaç bağlantı sayfasını, varsayılan temaya
uygun biçimde oluşturacak ve bağlantılarını kuracaktır. Birazdan göreceğiz,
bize kalan sadece başlıkları ve metinleri değiştirmekten ibaret.
Asıl işimize başlamadan önce size bu seçeneklerin herbirini
sırayla seçerek, FrontPage ile dört beş site oluşturmanızı tavsiye ederim. Bu
siteler sabit diskinizde epey bir yer kaplayacaktır. Fakat her bir sitenin
oluşumunu çeşitli görünümleri seçerek iyice incelemek, farklı site anlayışları
hakkında size iyi bir fikir verecektir. Ayrıca FrontPage’in kendiliğinden
oluşturduğu sayfaları da, herhangi bir görünümde sayfa simgesini iki kere
tıklayarak Editör’de açabilir, FrontPage’in sayfa tasarım ilkelerini
inceleyebilir; bağlantıların nasıl verildiğini, sayfa alanlarının nasıl
kullanıldığını görebilirsiniz.
İncelemek amacıyla oluşturacağınız bir site açık iken, Tema
görünümüne giderek, bu siteye farklı temalar kazandırın. Bu alıştırma, ikinci
bölümde kendi sitemizi yaparken ele alacağımız Site Kişiliği konusuna hazırlık
olacaktır.
Alıştırma amacıyla oluşturduğunuz siteleri silmek için, site
açıkken, File menüsünden Delete FrontPage Web (Frontpage Web’i Sil) maddesini
seçerek ve açılacak teyid kutusunda Evet’i tıklayarak siteyi tümüyle orntadan
kaldırabilirsiniz. Fakat bence şu yol daha kazançlı sonuçlar verebilir:
1. Açık Web’i kapatın (File/Close FrontPage Web)
2. FrontPage, kendiliğinden yeni site diyalog kutusunu
açacaktır. Burada sınama maksadıyla oluşturduğunuz ve başka bir isim
vermediyseniz My New Web adını taşıyan Web’i sağ-tıklayın; açılacak Remove From
List (Listeden Çıkart) maddesini seçin. FrontPage Explorer bundan emin olup olmadığınızı
sorduğunda EVet’i seçin. Bu Web’e ilişkin klasör (c:\FrontPage Webs\Contents\myweb)
artık silinebilir. Bir Web’i FrontPage’in Web listesinden çıkartmadan klasörünü
silerseniz, FrontPage açılırken hata mesajı verecektir. Fakat deneme amacıyla
oluşturacağınız bu örnek siteleri, ilerde açıp bakmak ve size çözümü zor gelen
bir konuda Microsoft uzmanlarının nasıl bir yol izlediğini görmek istiyorsanız,
My New Web’i, listeden çıkarttıktan sonra, bu Web’e ait klasörü (örneğin
c:\FrontPage Webs\Contents\myweb’i
yeniden adlandırın; ve isterseniz sabit diskinizde başka bir klasöre aktarın.
İnsanın başı sıkıştığı zaman Microsoft’un Web ustalarını yardıma çağırması
kadar zevkli bir şey olamaz.
Kağıttan Web’e
Şimdi artık Front Page’in Web Sitesi hakkında iyi bir fikir
sahibi sayılırız. Bundan sonraki aşama oldukça kolay. Edindiğimiz bilgilere
göre, bizim amatör fotoğrafçılık sitesi, bir Kişisel Web olacak. Fakat bu kadar
övdükten sonra, FrontPage’nin kişisel Web şablonunun bizim planladığımız Amatör
Fotoğrafçının Sitesi için yeterli olmadığını söylersem, şaşırır mısınız?
Bir kere kişisel site şablonunda ziyaretçilerimizden bilgi
toplayacağımız bir form yok; oysa bizim planımıza göre bir ziyaretçi defteri ve
bu deftere ziyaretçilerin gireceği bilgileri işlememize imkan verecek bir CGI
programı gerekiyor.
///////////////////////KUTU/////////////////////////
AÇIL CGI, AÇIL
CGI, Web Server’ın Susam Kapısı’dır; ve açılması için büyülü
sözler değilse bile, ona yakın güçte programlar gerekir. Common Gateway
Interface, Browser’ı ile Internet’te bir siteye bağlanan kişinin talep ettiği
sayfa adından başka bir bilgi vermesine imkan tanımayan ve daima dışarı bilgi
akıtan Web Server’ın, Browser yoluyla ziyaretçiden mesaj ve hatta komut aldığı
tek kapıdır. Ziyaretçiler sitemizdeki bir formu doldurup Gönder düğmesini
tıkladıklarında, Browser’ları bu bilgileri paketleyip, Server’a gönderir. Bu
bilgiler, CGI kapısından geçerek Server’a girerler; fakat Server, CGI’nın
önünde bu formun gönderdiği bilgileri bekleyen bir program yoksa, kendisine
ulaşan bu bilgileri yaklaşık 20 dakika sonra siler! Sayfasında forma yer veren
kişi olarak, site sahibinin (yani bizim) formun vereceği bilgileri alacak ve
işleyecek bir CGI programı yazmamız (Program yazmak mı? Daha neler!) ve bunu
Server’da CGI dizine koymamız gerekir. Korkacak bir şey yok; boşuna FrontPage
kullanmıyoru, herhalde. Bizim yerimize bir program da yazmayacak ise, neden
bedava NotePad yerine şu kadar Dolar’a FrontPage aldık? İlerde, formlarımıza
program veya “işlem” bağlamayı ayrıntılı ele alacağız.
//////////////////////////KUTU
BİTTİ///////////////////////
Biraz önce sizin yaptığınız gibi ben de FrontPage’in diğer
şablonlarını incelerken, dikkatimi, Müşteri İlişkileri Sitesi çekti. Bu sitede,
biraz değiştirmek şartıyla, kullanabileceğimiz herşey var. Hatta o kadar güzel
şeyler var ki, bunları da sitemize katabilmek için kağıt üzerinde
oluşturduğumuz site planında biraz değişiklik bile yapabiliriz.
O halde ne duruyoruz: File... New... FrontPage Webs...
Karşımıza gelen diyalog kutusunda Customer Support Web’i tıklıyoruz; 2 numaralı
bölümde sitemize bir ad veriyoruz: Amatör Fotoğrafçının Sitesi:
<FP0007.tif>
Tabiî hemen dikkat ettiniz, sitemizin adı Amatör
Fotoğrafçının Sitesi değil, Amatör Fotografçinin Sitesi. Bu taktiği biraz sonra
sayfa başlığında da uygulayacağız. Bunu neden yaptık? Şimdi bu kutuya, daha
sonra da sayfa başlığı kutusuna yazdığınız ve yazacağınız ad, daha sonra
sitemizi göndereceğimiz Web Server’da bilgisayarın sistem fontu denen yazı türü
kullanılarak görüntülenecektir. Gerçi bunu o Web Server’ın operatöründen
başkası görmeyecektir, ama Server sahibinden alacağınız bütün mesajlarda ve
raporlarda sizin sitenize bu isimle atıf yapılacaktır. Sayfa başlığı olarak
kullanacağınız isim ise, ziyaretçilerinizin Browser programlarının başlık
bölümünde görüntülenecektir.
Bildiğiniz gibi ve ne yazık ki, ı, İ, ğ, Ğ, ş ve Ş harfleri,
Macintosh ve Windows sistemlerinde, (Türkiye’de satılan Türkçe sürümü değilse)
sistem yazı türü tarafından desteklenen harfler değillerdir. Yaptığınız sitenin
adının, Türkçe desteği bulunmayan bilgisayarlarda da Türkçe’ye en yakın şekilde
görüntülenmesini istiyorsak, biraz cambazlık yapmaya razı olmak zorundayız. İ
harfi yerine üzerinde aksan olan Y harfinin görünmesinden I harfinin görünmesi
(bence) daha tercih edilebilir durumdur. Şimdi bizim sitenin adı Türkçe desteği
olsun olmasın bütün bilgisayarlarda, aslına uygun olmasa bile, aslına en yakın
tarzda görüntülenmiş olacak.
İsim meselesi de hallettikten sonra, OK düğmesini tıklıyoruz
ve FrontPage, Welcome (Hoşgeldiniz) adlı ana sayfanın altında sekiz sayfalı
hazır bir site. Bu “hazır site,” ucuz konfeksiyon gibi planımıza pek uymamış
görünüyorsa da, FrontPage’in yeteneği böyle durumlarda ortaya çıkar. Görelim
bakalım.
<FP0007.tif>
Önce, bu plandaki bazı sayfaları, sağ-tıklayarak ve açılan
menüden Rename (Yeniden adlandır) maddesini seçerek, hem FrontPage’in sayfalara
kazandırdığı fonksiyona aykırı düşmeyecek, hem de bizim plana uygunluğu
sağlayacak bizimde yeniden adlandıralım. (Search/Ara sayfasına planımıza uysun
diye “Başkalarının Sayfaları” adını veremeyiz, değil mi?) Planımızda
olmayanlara da Türkçe isimler verelim.
<FP0008.tif>
HTML’e biraz aşina olanların ve plandaki çizgilerin sayfalar
arasında mevcut bağlantıların (Hyperlink) işareti olduğunu bilenlerin, “Dur!..
Ne yapıyorsun? Sayfa adlarını değiştirirsen, sayfalar arası bağlantılar kopmaz
mı!” dediğini duyar gibi oluyorum. Peki ama biz neden FrontPage kullanıyoruz,
eğer sayfa adlarındaki değişikliğe göre kendi linklerini güncelleştiremeyecekse?
Siz değiştirin sayfa adları, korkmayın! Sonra Tools (Araçlar) menüsünden
Recalculate Hyperlinks (Bağlantıları yeniden hesapla) maddesini seçin. Biraz
önce örneğin What Is New sayfasını işaret eden link komutu şimdi Yenilikler
sayfasına dönmüş olmalı. İnanmazsanız, ispatı çok kolay! Önce Welcome sayfasını
açıyoruz; sol kenardaki Navigation bağlantılarına bakın:
<FP0009.tif>
Sonra, aynı sayfanın, sadece Site Planındaki sayfa adlarını
değiştirdikten sonra içindeki değişikliklere bakın:
<FP00010.tif>
FrontPage, sadece
sayfanın görünen Hyperlink kelimelerini değil, fakat aynı zamanda HTML
kodundaki bağlantı etiketleri (<A> ve </A>) ile belirtilen linkleri
de değiştirmiş bulunuyor.
Fakat bu
sayfaların Browser programlarının pencere başlığındaki adı halâ FrontPage’in
verdiği başlığı taşıyor. Şimdi örneğin Yenilikler sayfasını iki kere tıklayın.
Editör programının başlığında hangi adı görüyorsunuz? Sayfanın eski adı olan
“Support” kelimesini! Şimdi sayfanın boş bir yerini sağ-tıklayın ve açılan
menüden Page Properties maddesini seçin. Açılacak Page Properties kutusunda
General sekmesinde Title hanesine, “Yenilikler” yazın. Şimdi sayfamızın hem
adı, hem de başlığı Yenilikler oldu.
İsteseydik, yeni
Web oluşturma aşamasında, Empty Web/Boş Web şablonunu seçerek sitemizi sıfırdan
başlatır ve sayfaları kağıt üzerimizdeki plama uygun olarak yapardık. FrontPage
Editör, size tek kelime HTML programlama bilmeden bunu yapma imkanı verirdi.
Fakat yine de formları oluşturmak ve formların karşılığı olan programın
yapacağı işleri seçmek bize kalırdı. FrontPage’nin hazırladığı sitenin
sayfalarında değişiklik yapmak böylesine kolay olduğu için, siteyi, amacımıza
en uygun olan şablonu seçerek FrontPage’ye hazırlattırdık. Şimdi, sadece
sayfaların adlarını değiştirmekle kalmayacağız, fakat bağlantılarını ve
yerlerini de değiştireceğiz. Fakat yine de öyle sayfalarımız olacak ki
(örneğin, fotoğraflarımızı ve başka sitelere linkler vereceğimiz sayfalar),
bunları sıfırdan biz yapacağız.
Ama bu iş, ikinci
dersin konusuna giriyor. Şimdi FrontPage’i kapatıp, bilgisayarın dışında da bir
dünya olduğunu keşfedebilirsiniz! Bunu yaparken FrontPage’i kapatmayı
unutmayın; çünkü yeniden açılırken bize bir sürprizi olacak!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder